h1#title{display: none;} h2#title span {display: none;} div.header{display: none;} li.nav_element{list-style-type: none;} li.nav_element{display: none;} /* CSS Credit: http://www.templatemo.com/ */ body { margin:0; padding:0; line-height: 1.5em; font-family: Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; color: #FFFFFF; background: #2b1e1e; } a:link, a:visited { color: #ffffff; text-decoration: none; } a:active, a:hover { color: #ffffff; text-decoration: underline; } h1 { margin:0px 0px 10px 0px; padding-bottom: 8px; font-weight: bold; font-size: 14px; color:#FFFFFF; border-bottom: solid 1px #FF0000; } h3 { margin: 0px; padding: 2px 0px 2px 10px; font-weight: bold; font-size: 11px; color: #FFFFFF; } .text_area { text-align: justify; } img { margin: 10px 10px 0px 10px; float:left; border: 2px solid #FFFFFF; } #templatemo_container_wrapper { background: url(https://img.webme.com/pic/r/recobabafanclub/background.gif) repeat-x; } #templatemo_container { margin: 0px auto; width: 810px; } #templatemo_top{ float: left; margin-left: -10px; padding: 19px 0px 10px 0px; text-align: right; width: 810px; } #templatemo_header { clear: left; margin-bottom:5px; width: 810px; height: 235px; background: url(https://img.webme.com/pic/r/recobabafanclub/headersite.gif) no-repeat; } #templatemo_site_title { padding-top: 120px; padding-left: 50px; font-size: 35px; color: #2b1e1e; } #templatemo_site_title span { font-weight: bold; color: #c32929; } #templatemo_site_slogan { padding-top: 10px; padding-left: 200px; font-size: 12px; color: #2b1e1e; } /*------------- Menu ------------------*/ #templatemo_menuleft { float: left; height: 41px; width: 20px; background: #11hhhh url(http://www.templatemo.com/templates/templatemo_013_music_note/images/templatemo_menu_leftborder.gif) no-repeat; } #templatemo_menu{ float: left; margin-top: 0px; padding: 0px; width: 790px; height: 41px; background: #FF1111 url(http://www.templatemo.com/templates/templatemo_013_music_note/images/templatemo_menu_background.gif) right no-repeat; } #templatemo_menu ul { margin: 0px; padding: 0px; list-style: none; text-align: center; } #templatemo_menu ul li{ display: inline; } #templatemo_menu ul li a{ float: left; padding: 11px 1px; width: 127px; font: 16px arial; text-align: center; text-decoration: none; color: #1e1717; } #templatemo_menu ul li a:hover, #templatemo_menu ul li .current{ color: #ffffff; text-decoration: none; background: url(http://www.templatemo.com/templates/templatemo_013_music_note/images/templatemo_mousehover.gif) repeat-x; } /*---------- end of menu -------------*/ /* ----------------- Content ----------------------- */ #templatemo_content { float: left; width: 810px; background: url(http://www.templatemo.com/templates/templatemo_013_music_note/images/tempaltemo_content_background.gif) repeat-y; } #templatemo_left_column { float: left; padding: 20px; width: 200px; min-height: 420px; background: url(http://www.templatemo.com/templates/templatemo_013_music_note/images/templatemo_leftcolumn_border.gif) right center no-repeat; } #templatemo_right_column { float: right; width: 530px; padding: 20px; padding-left: 0px; min-height: 420px; } #templatemo_content_bottom { clear: left; margin: 0px; padding: 0px; width: 810px; height: 5px; background: url(http://www.templatemo.com/templates/templatemo_013_music_note/images/tempaltemo_content_bottom.gif) no-repeat; } /*------------ end of content ------------*/ .news_section { float: left; padding: 0px; width: 300px; margin-right: 15px; background: #1e1717; } .news_section p { margin: 0px; padding: 0px 0px 5px 10px; font-size: 11px; } .promotion_section { float: left; margin: 0px; padding: 0px; width:200px; background: #1e1717; } .promotion_section p{ margin: 0px; padding: 5px 5px 5px 10px; font-size: 11px; } .more{ padding: 0px 10px 10px 0px; text-align: right; font-size: 11px; font-weight: bold; } .templatemo_section2 { margin-bottom: 10px; padding: 10px; border: #000000 solid 1px; background: #1e1717; } .templatemo_section2 a { padding-left: 20px; color: #996666; line-height: 25px; text-decoration: none; background: url(http://www.templatemo.com/templates/templatemo_013_music_note/images/templatemo_list_icon.gif) center left no-repeat; } .templatemo_section2 a:hover { color: #ffffff; text-decoration: none; } /* search form */ form { padding: 0 0 6px 8px; } .button { margin-top: 10px; padding: 1px 5px; border: none; color: #FFFFFF; background: url(http://www.templatemo.com/templates/templatemo_013_music_note/images/templatemo_button_background.gif) repeat-x; } /* ----------- */ /* -------- Footer --------- */ #templatemo_footer { clear: left; padding: 10px; height: 62px; color: #c32929; line-height: 24px; text-align: center; } #templatemo_footer a { color: #c32929; text-decoration: none; } #templatemo_footer a:hover { color: #ff0000; } /* --------- end of footer --------------*/ table {margin-left: auto;margin-right: auto} //-->

aaa

Reco Baba'nın Fan Sitesi...

Kaygusuz Abdal

Biyografiler

 

Kaygusuz Abdal

 

Aşkile geldim cihana, meskenim dağlar menem
Terk edip cümle sıvayı, mahremi tevhid menem
Güş edince menaref esrarını, mest olan ehkar menem
Şöyle ikrar verdim ol dem Gaygusuz Abdal menem

 

Asıl adı Gaybi'dir. Kaygusuz Abdal'ın hayatı hakkında ki bilgilerin çoğu Bektaşi menkıbelerine dayanır. Bu menkıbelerin en tanınmışı onun Abdal Musa'ya bağlanışını anlatan hikayedir:

 

Alaiye (Alanya) beyinin oğlu Gaybi, avlanırken attığı okla bir geyiği koltuğundan vurur. Yaralı geyik kaçar, Gaybi arkasından koşar. Geyik Abdal Musa'nın tekkesine girer, arkasından avcı da girer, dervişlerden geyiği sorar. Dervişler görmediklerini söylerler. Çekişme başlar. Olaya Abdal Musa. karışır ve koltuğu altından kanlı oku çıkararak Gaybi'ye gösterir. Gaybi okunu tanır ve Musa'ya bağlanır. Alanya beyi oğlunu tekkeden kurtarmak ister ama Gaybi, Musa'dan ayrılmaz. Bey, Teke (Antalya) beyine başvurarak oğlunun kurtarılmasını ister. Teke beyinin gönderdiği ordu Musa'ya yenilir, Gaybi tekkede kalır.

 

Kırk yıl tekkede Abdal Musa 'ya hizmet ettikten sonra şeyhi tarafından Mısır'a gönderilen Kaygusuz Abdal, orada bir tekke kurar. Bu tekke, İslam dünyasında büyük bir ün kazanır ve hastalarla başı dara düşenlerin sığınağı olur. Kaygusuz Mısır'da ölür. Türbesi, Kahire yakınlarında bulunan bir mağaradadır.

 

Hece ve aruzla şiirler söyleyen Kaygusuz'un nesirle yazılmış eserleri de var. Aruzla yazılmış şiirleri divanında toplanmıştır. Hece ile yazdıklarına ise cönklerde ve şiir mecmualarında rastlanıyor. Nesir eserleri: Budala-name, Mağlataname, Cefriyye-i Kaygusuz ve Esrar-ı huruf adlarını taşıyan kitapçıklardır. Cefriyye, gelecekte olup bitecek olayları anlatan bir fal kitabıdır. Öbürleri tasavvufla ilgili konuları işler.

 

Şiirlerinin bir çoğunda Kaygusuz takma adını kullanan ozan , bazı şiirlerinde Serayi adını da kullanır. Kaygusuz adını taşıyan başka şairlerin de bulunması, eserlerinden bazılarının başka bir Kaygusuz'un olabileceği kuşkusunu, doğuruyor.

 

Kaygusuz Abdal, Bektaşiler arasında büyük saygı ile anılır ve Bektaşi uluları arasına girer. Hemen bütün Bektaşi tekkelerinde bulunan ve Kaygusuz'a ait olduğu kabul edilen bir resimde, bir yılan, bir akrep ve bir arslan, ayakları bine yatarak ona boyun eğmiş görünürmüş.

 

XVIIL yüzyıl ressamlarından Levni'nin yaptığı güzel bir Kaygusuz minyatürü vardır. Kaygusuz, bir eserinde 1397-98 yıllarında doğduğunu söylüyor. Eserlerinden de anlaşıldığına göre XV .yüzyılda yaşamış olan şair, Anadolu ve Rumeli'nin birçok yerlerini gezmiş ve iyi bir öğrenim görmüştür. Özellikle hece ile yazdığı şiirlerde ve nesirlerinde güzel bir Türkçe kullanır.

 

Kaygusuz'un tasavvufla ilgili şiirleri yanında tekerlemeleri, şathiyeleri (alaylı, iğneli ve simgeli şiirler) de önemli bir yer tutar. Yunus Emre yolunda yürüyen şair, bu tür şiirlerinde ona daha çok yaklaşır. Ölüm yılı bilinmiyor.

 

 

NEFES

 

Beylerimiz elvan gülün üstüne
Ağlar gelir şahım Abdal Musa'ya
Urm abdalları postun eğnine
Bağlar gelir şahım Abdal Musa'ya

 

Urum abdalları gelir dost deyü
Hırka giyer aba deyü post deyü
Hastaları gelir derman isteyü
Sağlar gelir bizim Abdal Musa'ya

 

Hind'den bezirganlar gelir yayınur
Aşık olan bu meydanda soyunur
Pişer lokmaları açlar duyunur
Toklar gelür pirim Abdal Musa'ya

 

İkrarıdır koç yiğidin yuları
Fakjhleri çeksem gelmez
İleri Akpınar'ın yeşil güllü suları
Çağlar gelir pirim Abdal Musa'ya

 

Meydanında dare durmuş köçekler
Çalınır koç kurbanlara bıçaklar
Döğülür kudüm açılır sancaklar
Erler gelir pirim Abdal Musa'ya

 

Kılıç sallar Yezidlerin kasdına
Ali Zülfikar'ın almış destine
Tümen tümen genç Ali'nin üstüne
Erler gelir şahım Abdal Musa'ya

 

Her matem ayında kanlar dökülür

Demine Hü deyü gülbank çekilir
Uyandırıp Hak çırağı yakılır
Erler gelir şahım Abdal Musa'ya

 

Benim bir isteğim vardır Kerim'den

Yezit bilmez erenlerin sırrından
Kaygusuz'um cüda düştüm pirimden
Erler gelir şahım Abdal Musa'ya

 


Kaygusuz Abdal


Kaygusuz Abdal'in gerçek kişiliğiyle, yaşamıyla ilgili bilgiler yetersizdir, birtakım söylencelerle karışmıştır. Bu söylenceler arasından onun gerçek yanını bulup çıkarmak kolay değildir, bu konuda en önemli kaynak elimizde bulunan, bir "divan" da toplanan şiirleridir. Kaynaklarda, bu özgün ozanın Alaiye (Alanya) Beyi'nin oğlu olduğu, gerçek adinin Alaeddin Gaybi diye bilindiği, 1341-1444 yılları arasında yasadığı söylenir. Bu bilgilerin kesinliği, açıklığı söz konusu değildir. Özellikle ölümünün 1444 yılında olması kolay onaylanabilecek bir sav değildir. Onun, bir şiirinden Abdal Musa'ya bağlandığı, onunla görüştüğü, onun önerisi üzerine Mısır’a giderek orada bir Bektaşi Tekkesi açtığı da söylentiler arasındadır. Bütün bu söylenti niteliği taşıyan bilgilerin aydınlattığı biricik gerçek böyle bir ozanın bulunduğu, 14. yüzyılda yasadığı, birtakım etkinlikler gösterdiğidir. Kimi kaynaklara göre Kaygusuz Abdal 14. yüzyıl sonlarında Mısır’a gitmiş, bir süre Kerbela-Necef dolaylarında gezmiş, hacca uğramış, sonra olduğu Mısır’a dönmüş, orada bir mağaraya gömülmüş, bu nedenle ona "mağarada gömülü" anlamında "Abdullah Magaravi'' (mağarada gömülü Tanrı kulu) denmiştir. Hac dönüsü Sam'a uğramış, orada bir bahçeyi sulamada kullanılan büyük dolabı görmüs, ondan esinlenerek "Dolabname'' adli şiirini yazmış. Bunların hepsi, ozana yakıştırılan, onu söylence ürünleriyle donatan dil ürünleridir, gerçek yaşamının saptanmasında etkin belge niteliği taşımaz. Yine kimi kaynaklara göre Mısır’a gitmeden Filibe, Yan bolu, Manastır, Edirne dolaylarında bulunmuş, düşüncelerini yaymaya çalışmıştır.

 

Yaşamı yeterince bilinmeyen Kaygusuz Abdal'in düşüncelerini, adına düzenlenen "divan”ında toplanan şiirlerinin incelenmesinden çıkarmak, anlamak kolaydır. O, "abdallar" topluluğundandır, bir şiirinde söylediği gibi saçını, sakalını, bıyığını, kaşlarını kestirerek (car-darb) dolaşırmış. Bu işlem abdallık yoluna girmenin özelliklerinden biridir.

 

Kaygusuz Abdal'in şiirlerinden anlaşıldığına göre çok iyi bir öğrenim görmüs, tasavvufu bütün ayrıntılarıyla öğrenmiş, özellikle İslam dini konusunda geniş bilgi edinmiştir. Onun Abdal Musa ile ilişkisini anlatan özgün bir öykü vardır: Alaiye Beyi'nin oğlu olan ozan avlanmayı çok severmiş. Günün birinde ava çıkınca bir geyikle karsılaşmış, yayını gerip geyiği oklamış. Sırtına ok saplanan geyik kaçmaya başlamış, Alaeddin Gaybi de geyiğin ardınca koşmuş. Geyik, sırtındaki okla Abdal Musa Tekkesi'ne sığınmış. Tekke'ye geyiğin ardınca giren ozan karsısında duran Abdal Musa'dan içeri giren geyiğin kendisine verilmesini istemiş. Abdal Musa ise koltuğunun altına saplanan oku çıkarıp göstererek "Oğul, attığın ok bu mu?'' diyerek Kaygusuz'a gösterince ozan kendinden geçmiş, Abdal Musa’nın ayaklarına kapanarak ondan yardim dilemiş, böylece tekkeye girmiş, tarikata girmiş.

 

Bu duygulu, sevecen öykünün doğruluğu, yanlışlığı tartışılmaz, özünde ilkçağ Anadolu dinlerinden gelen, geyiğin Hititlerce tanrısal bir varlık olduğunu bildiren bir söylence vardır. Onun

Bin batmandan olsa kazan
Ustager değil mi düzen
Hayranlık esince cana
Bengilik de gereg olur

 

dörtlüğüne dayanılarak esrar içtiğini söyleyenler vardır. 14. yüzyıl Anadolu'sunda esrar içmek "abdallar" arasında çok yaygın bir tutkuydu. Ancak, Mevlana’nın kimi şiirlerinden, Şems-i Tebriki’nin olduğu söylenen "Makalar" tan anlaşıldığına göre Mevlevilerde de esrar içimi yaygındı. Tasavvuf yolunu seçenlerin çoğunun esrara düşkünlüğü bilinmeyen bir olay değildir. Bu tutkunun nereden kaynaklandığını bilemiyoruz, ancak yaygın bir alışkanlığa dönüştüğü açıktır, yorum gerektirmez.

Urum Abdalları gelir dost deyu
Egnimize aba, hirka, post deyu
Hastaları gelür derman isteyu,
Saglar gelur sahim Abdal Musa'ya

 

dörtlüğüyle başlayan koşuğundan, inanca olarak Abdal Musa'ya kapılandığı, ondan el aldığı anlaşılmaktadır. Yukarda anlatılan geyik olayı da bu durumu kanıtlar niteliktedir. Başka bir koşuğunda bulunan

Ergene'nin köprüsü
Susuzluktan bunalmış,
Edirne minaresi
Egilomis su içmege

 

dörtlüğüne dayanılarak Edirne yörelerini dolaştığı sonucu çıkarılmaktadır. Burada geçen "Edirne minaresi"nden anlaşıldığına göre, o dönemde Edirne ilinde önemli camiler vardı, üstelik bir akarsu kıyısındaydı. Kaygusuz Abdal, adinin "Gaybi" olduğunu "Dolabname" adli uzun şiirinde söyler:

Alai Gaybi bundan tekke kılmaz
Hak'in fazlidurur ancak dayagi
Sabir seccadesin altına almış
Tevekkülden kuşanmıştır kuşağı
Sözünü Kaygusuz arife söyle
ne bilsün sükkeri dana buzagi

 

Demek şiirlerinde tapsirmasi olan "Kaygusuz" ile özel adi olan "Gaybi" yi birlikte kullanmıştır. Onun "Sarayı" tapsirmasini kullandığı şiirleri de vardır. Bu değişik adları neden seçtiğini bilmiyoruz. Ününün, yasadığı çağda bile, yaygınlığına karsın yasamı konusunda yeterli bilginin bulunmayışını açıklamak kolay değildir. Kendisi de, şiirlerinde, doyurucu bilgi vermiyor. Onunla ilgili kaynaklarda da güvenilir nitelikte bilgi yoktur. Şiirlerinin incelenmesinden çok gezdiği, çok kimse tanıdığı anlaşılıyor, ancak bu da bir yorum olmaktan öteye geçemez. Bir yerde:

 

Kelebek buğday ekmiş
Manisa ovasına

 

derken Manisa ilini, başka bir yerde de, yine alaycı, güldürücü bir tutumla:

Kertenkele derilmiş
Dile Kirim geçmege

 

gibi dizeler söylemesine bakarak bu yöreleri gezdiği sonucunu da çıkarabiliriz ama sonuç değişmez, yaşamının gerçeği yine karanlıkta kalır. Burada araştırıcıya düsen baslıca görev, bu ünlü ozanın ürünlerine dayanarak kişiliğini, dilini, basari aşamalarını, düşüncelerini açıklamaktır.

 

Kaygusuz Abdal'in birkaç şiirinde kadından, birisinde açıkça karısından yakındığı görülür, buna dayanarak iyi bir evlilik geçirmediğini söyleyecek durumda değiliz; alaycı, yerici, güldürücü dili kimi konularda güvenilir bir yargıya varmayı engeller. Bektaşilik'te Hacı Bekas Veli'ye yorulan bir olaydan (Kadıncık Ana’nın esi değil de can yoldaşı olduğundan) onun evlenmediği sonucunu çıkarmak, yalnız (mücerrede) yasadığı yargısına varmak da pek tutarlı değildir....

 

Yine şiirlerinde geçen yer adlarına, yöre özelliklerine dayanarak onun yasamı süresince çok yer gezdiğini, gezdiği yerlerin doğal konumlarını, özelliklerini halkının beğenilerini, yemeklerini, giyim kuşamlarını yansıtan dizeler ilginçtir. Bu ozan şiirlerinde adları geçen yerleri gezmiş, görmüsse, doğayı seven, değişik bölge insanlarını tanımaktan, onlarla ilişki kurmaktan kıvanç duyan bir gezgin niteliği taşır. Eski yazınımızda, ozanlarla, yazarlarla, sanatçılarla, düşünürlerle ilgili olayları doğal ölçüler içinde anlatma geleneği doğmamıştır, bu nedenle üzerinde çalışılmak istenen kişiyi açık gerçeğiyle anlama olasılığı azdır. Bu konuları içeren "tezkire" adli yaşamöyküleri yapıtlarında insanin ayağı toprağa basmaz, hep yükseklerde, boşluklarda dolaştırılır. Buna bir de "vilayet name", "menakibname" gibi söylence nitelikli yapıtlar katarsak isin içinden çıkılmaz, gerçek olayın saptanması olanaksız duruma gelir. Yazar, yaşamını anlatmak istediği kişiyi, olduğu gibi değil de, düşlediği gibi anlatmayı sever, yaşanmamış bir olayı yasanmış göstermekten kendini alamaz. Kaygusuz Abdal'in durumu da az çok aynidir; yasanmış olayı yakalamak için elimizde güvenilir belge yoktur.

 

 

Kaygusuz Abdal'ın Yaşamı :

 

Kaygusuz Abdal'in asıl adi Alâeddin Gaybî'dir. Padişah II. Murat (1421-1451) döneminde ve 1341-1444 yılları arasında yasadığı, babasının Hüsameddin Mahmud olduğu söyleniyor. Doğduğu, öldüğü yer ve yıl kesin olarak bilinmiyor. Menkıbeye göre yasamı söyle: Gaybî, Alaiye (Alanya) Beyi'nin oğlu imiş. İyi bir öğrenim görmüs. Bir gün yaraladığı bir geyiği kovalarken Abdal Musa’nın Elmalı’daki dergahına varmış. Dervişlerden geyiği sormuş. Abdal Musa, koltuğunun altina saplanan oku göstererek, "Oğul attığın ok bu mudur?" diye sormuş. Şaşırıp üzülen Gaybî, onun ayaklarına kapanmış, tekkesine kul olup Kaygusuz adini almış. Kırk yıl orada hizmet etmiş. Bektaşiliğin uluları arasına girmiş. 1424-1430 yıllarında Rumeli'yi dolaşmış. Edirne, Yan bolu, Filibe ve Manastır’da bulunmuş. Daha sonra Hacca gitmiş. Mısır’a gönderilerek kurduğu tekkeye şeyh olmuş. Ünü İslam dünyasına yayılmış. Ölünce, Mukataam dağında bir mağaraya gömülmüş...

 

Abdal Musa gibi halifesi Kaygusuz Abdal da Bektaşi edebiyatının kurucularından sayılır. Yunus Emre'nin açtığı yolda yürümüştür. Hem aruz, hem de heceyle yazmıştır. Tasavvuf felsefesine yaslanan şiirlerinde ince bir alay görülür. Yobazlıkla hem sofuluğu nükteli bir anlatımla taslar. Tekerlemelerle beslenen temiz bir dili ve kıvrak, tatlı, özgün bir deyisi vardır. Birkaç şiirinde Serâyı, Miskin Serâyı, Kul Kaygusuz ya da Miskin Kaygusuz mahlasını kullanmıştır.

 

 

YAPITI

 

Divân, Sarây-nâme, Minber-nâme, Dil-güya, Gevher-nâme, Budala-nâme, Mesnevi, Muglâta-nâme, Esrâr-i Hurûf, Vücûd-nâme

 

Bugün 5 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol